Hırsızlık suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Malvarlığına Karşı Suçlar başlıklı bölümünde 141-147’nci maddeleri arasında düzenlenmektedir.
141’nci maddede düzenlemesine yer verilen suçun temel şekli kanunda şu şekilde ifade edilmektedir:
“Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”
Nitelikli hırsızlık suçu ise TCK’nın 142. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
(1) Hırsızlık suçunun; a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında, b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.) c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında, d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında, e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında, f) (Mülga: 2/7/2012-6352/82 md.) İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun; a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak, b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle, c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak, d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,(1) e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle, f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak, g) (…) (1) büyük veya küçük baş hayvan hakkında, h) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.(1)
(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (2)
(4) (Ek: 6/12/2006 – 5560/6 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.
(5) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.
HIRSIZLIK SUÇUNUN MADDİ UNSURLARI
Fiil
Bir suçun mevcudiyetinden bahsedebilmek için en önemli şart fiilin varlığıdır. Hırsızlık suçunda yaptırım altına alınan fiil başkasına ait taşınır bir malı bulunduğu yerden zilyedinin rızası olmaksızın almaktır. Mal alındığında suç da tamamlanmış olduğundan ani suçlardandır.
Fail
Kanun maddesinde fail olmak açısından herhangi bir özellik aranmamıştır. Herkes bu suçun faili olabilir. Ancak madde metninde de yer aldığı üzere başkasına ait taşınır bir malın alınması gerektiğinden malın maliki bu suçun faili olamamaktadır.
Mağdur
Hırsızlık suçunda mağdur malı çalınan kimsedir. Kanuna bakıldığında mağdur olabilmek açısından herhangi bir özellik aranmadığından bu suçun mağduru herkes olabilir. Ancak mağdurun belli özelliklere sahip olması kanunda nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Malı çalınan kişinin malik olması aranmaz. Madde metninde de yer verildiği üzere zilyedin rızası dışında malın alınmasıyla hırsızlık suçu oluşur. Malı zilyetliğinde bulunduran kişinin bu zilyetliği hukuka uygun veya hukuka aykırı elde etmiş olmasının suçun oluşumu bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Çalınan mal malikin elinden alınmışsa mağdur malın maliki olacaktır. Fakat malın maliki ve malın zilyedi farklı kişilerse bu durumda malın zilyedi mağdur, malın maliki ise suçtan zarar gören olacaktır. Tüzel kişinin mülkiyetinde bulunan bir malın çalınması durumunda tüzel kişi suçtan zarar gören olacaktır.
Suçun Konusu
Hırsızlık suçunun konusu taşınır maldır. Taşınmazlar bu suçun konusunu oluşturamazlar. Örneğin araba, bisiklet, telefon bu suçun konusunu oluşturabilir. Sahipli hayvanlar ceza hukuku anlamında mal sayıldıklarından hırsızlık suçuna konu teşkil etmektedirler. Söz konusu taşınır mal yukarıda da belirttiğimiz üzere fail dışında başka bir kimseye ait olmalıdır.
HIRSIZLIK SUÇUNUN MANEVİ UNSURLARI
TCK’nın 21. Maddesi suçun oluşması kastın varlığına bağlı olduğu cümlesine yer vererek suçun gerçekleşmesi açısından aranan manevi unsurun esas olarak kast olduğunu vurgulamaktadır. Hırsızlık suçu açısından baktığımızda bu suç ancak kasten işlenebilmektedir. Suçun faili bilerek ve isteyerek başkasına ait taşınır bir malı bulunduğu yerden aldığında kasten hareket etmiş olmaktadır. Kanunda suçun taksirli haline açıkça yer verilmediğinden TCK m. 22/1 gereği taksirle işlenmesi halinde fiil cezalandırılmaz. Fail aldığı malın başkasına ait olduğunu bilmelidir. Ancak kişi dikkatsiz davranarak kendisine ait olduğunu düşünerek başkasına ait olan bir malı alırsa bu durumda hatanın varlığından söz etmek gerekecektir. TCK m. 30/1’de yer verildiği üzere bu durumda fail kasten hareket etmiş sayılmamaktadır. Ancak bu suçun taksirle işlenen şekli de cezalandırılmadığından hırsızlık suçu oluşmayacaktır. Hatanın varlığından bahsedebileceğimiz bir diğer durum ise kişinin zilyedinin rızasının var olduğunu zannederek malı alması durumudur. Kişi bu durumda da hatasından yararlanacaktır.
Hırsızlık suçunun oluşması bakımından failin kasten hareket etmesi gerektiğine yukarıda yer versek de fail tarafından suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi bu suçun oluşumu bakımından yeterli değildir. Hırsızlık suçunun oluşması için madde metninde de açıkça yer verildiği üzere kendisine veya başkasına yarar sağlama amacının varlığı gerekmektedir. Bu yarar maddi veya manevi yarar şeklinde olabilir. Ancak çalınan maldan yararlanmış olup olmamasının suçun oluşumu bakımından önemi bulunmamaktadır.
Teşebbüs
Hırsızlık suçunu işlemek için icra hareketleri başlamış ancak fail elinde olmayan sebeplerle mal üzerinde kendi fiili hakimiyetini kuramazsa suç teşebbüs aşamasında kalacaktır. Bu durumda TCK’nın suça teşebbüse ilişkin hükümleri uygulama alanı bulur.
İştirak
TCK’nın 167. maddesinde düzenlemesi bulunan suçun belli akrabalardan birine karşı işlenmesi halinde şahsi cezasızlık sebebinin uygulanacağı hususu yalnızca ilgili akraba bakımından geçerli olacaktır. Suça iştirak eden ve ilgili maddede sayılmayan diğer bir kişi bu şahsi cezasızlık sebebinden yararlanamaz. Bu kişiler suça katkılarına göre kendi kusurlu fiillerine göre cezalandırılacaklardır.
İçtima
Hırsızlık suçunun faili eylemini konut veya eklentisine girerek işlediği takdirde diğer şartları da içermek kaydıyla konut dokunulmazlığını ihlal suçundan dolayı ayrıca cezalandırılacaktır.
Hırsızlık konusu malın alınması sırasında suç konusu mala zarar verilirse ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilmeyecektir.
Zincirleme suç hükümleri ve aynı neviden fikri içtima hükümleri bakımından özellik arz eden bir durum bulunmamaktadır.
Basit Hırsızlık Suçunun Cezası
Hırsızlık Suçunun Temel Şekli için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Nitelikli Hırsızlık Suçunun Cezası
Hırsızlık suçunun,
-Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
- Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
-Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
- Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında işlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur
Bu suçun,
- Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
- Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
-Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
- Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,
-Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
-Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
- Büyük veya küçükbaş hayvan hakkında,
-Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında, İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.
HIRSIZLIK SUÇUNDA CEZAYI ARTIRAN NEDENLER
Suçun Gece Vakti İşlenmesi (TCK m.143)
“Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
Gece vaktinin deyiminin ne anlama geldiği ise TCK m.6’da belirtildiği üzere güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat öncesine kadar devam eden süredir.
HIRSIZLIK SUÇUNDA CEZAYI AZALTAN NEDENLER
“Hırsızlık suçunun; a) Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde, b) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla, İşlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
Malın Değerinin Az Olması (TCK m.145)
Suç konusu malın değerinin az olması durumunda verilecek cezada indirim yapılabilir, suçun işleniş şeklinin ve özelliklerinin göz önünde bulundurularak faile ceza verilmekten vazgeçilebileceği TCK’nın 145. Maddesinde yer almaktadır. Bu maddenin uygulanmasında hakime takdir yetkisi tanınmıştır.
KULLANMA HIRSIZLIĞI (TCK m.146)
“Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.”
Hırsızlık suçunun malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine verilecek ceza yarı oranında denilmek suretiyle TCK’nın 146. Maddesinde hüküm altına alınmıştır. Şikayete tabiidir. Ancak kullanma hırsızlığı konusu mal suç işlenmek için kullanılırsa söz konusu hüküm uygulama alanı bulmaz.
ETKİN PİŞMANLIK
TCK’nın 168. Maddesinde hırsızlık suçunun tamamlanmasından ancak kovuşturmanın başlamasından önceki aşamada mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirileceği hüküm altına alınmıştır Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ancak hüküm verilmeden önce gösterilmesi halinde ise verilecek cezanın yarısına kadar indirileceği belirtilmiştir.
HIRSIZLIK SUÇUNDA ŞİKAYET
Hırsızlık suçu re’sen soruşturulan bir suçtur. Ancak hırsızlığın kullanma hırsızlığı şeklinde yahut bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi ya da paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde işlenmesi ile belli akrabalar arasında işlenmesi halinde suçun takibi şikayete bağlıdır.
HIRSIZLIK SUÇUNDA UZLAŞTIRMA
Hırsızlık suçunun temel şekli (m.141) ve yukarıda belirttiğimiz takibin şikayete bağlı olduğu haller uzlaştırma kapsamında yer almaktadır. Suçun nitelikli hali ise uzlaştırma kapsamı dışında bırakılmıştır.
HIRSIZLIK SUÇUNDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Hırsızlık suçunun madde 141’de yer alan temel şekli, 142. Maddenin 1. Ve 2. fıkrasında düzenlenen daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri bakımından görevli ve yetkili mahkeme suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesidir.
Sonuç olarak,
Hırsızlık suçu toplumda sıkça karşılaşılan suçların başında gelmektedir. Bununla birlikte toplumumuzda hırsızın yatak odasında öldürülmesi halinde failin ceza almayacağı inanışı yerleşmişse de bu durumun herhangi bir hukuki altyapısı bulunmamaktadır. Böyle bir durumda suçun ağırlığı ve gerçekleşme şekli göz önünde bulundurularak meşru savunmanın sınırının meşru görülebilecek heyecan korku ve telaştan ileri gelmesi halinde faile ceza verilemeyeceği hususu gündeme getirilebilir. Ancak direkt olarak böyle bir genelleme yapılması doğru olmayacaktır.
Üstelik hırsızlık suçunun yüz kızartıcı bir suç olduğu ve olası bir hatanın veya eksikliğin kişinin tüm yaşamını etkileyeceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ve bunun gibi sebeplerle söz konusu suç açısından konusunda uzman bir avukat tarafından değerlendirme yapılması gerekmektedir.
LL.M. EUR. AV. ÇAĞRI ÇELİK